Sizi bilmem ama ben 2014’ü hayatla mücadele ederek
geçirmişim.
Hayat mücadelesi değil, hayatla
mücadele…
İnat ettim, kızdım, isyan ettim, teşekkür ettim, şükrettim, reddettim,
yutkundum, unuttum.
Ben bu sene hayatla kavga ettim.
Darısı 2015’in başına. Umarım birbirimizle daha barışık
oluruz!
Eşim evlendiğimizden beri çok inatçı olduğumu söyler, bense
hep inkâr ederdim.
Hakkını yemişim sevgilim.
Ben basbayağı inatlaşıyorum.
Hem de öyle böyle bir inatlaşma değil; afacan bir ufaklık
gibi banane banane diyerek, omuzlarımı indirip kaldırarak, yeri geldiğinde
adeta yerlerde sürüklenerek, burnundan sümük kabarcığı fışkırtırcasına
ağlayarak, kısacası delicesine
inatlaşıyorum.
Hep güzellikler olsun istiyorum hayatımda. Çok mu?
İstediğim kariyere ulaşabileyim, istediğim zaman çocuk
sahibi olabileyim, masallardaki gibi bir hamilelik geçireyim, hayalini kurduğum
gibi bir çocuğum olsun, refah içerisinde yaşayayım, çikolata yiyerek de fit
kalabileyim… Çok mu?
Okurken içinizden bir kahkaha attınız sanırım.
Evet, biliyorum, olmuyor.
Kazık yemeler, adaletsizlikler, şanssızlıklar, yenik
düşmeler hepimizin salonlarının başköşesinde duruyor.
O başköşede ödüller, kupalar da var elbet. Galibiyetimizi
hatırlamak güç veriyor bize.
Ama böyle oluyor işte arada.
İnsan şükredemiyor. İsyan
ediyor. Biraz daha fazlasını hak ettiğini düşünüyor. Bir parçacık güzel habere
muhtaç hissediyor.
Duyuyor musun beni 2015?
Lütfen güzelliklerle gel, iyi haberlerle, neşeyle,
sürprizlerle gel.
İnan ki, yerlerde tepinip ağlamaya halim kalmadı!
Rumuz: Sevimli Keçi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder