24 Kasım 2014 Pazartesi

Yeni Bekarlar

Dünya değişirken ilişkiler konusundaki algılar da değişiyor.

Yalnız yaşamak, önceleri evlenmemiş olmanın bir sonucu olarak görülürken, artık bir tercih olarak önümüze çıkmaya başladı.


Artık spor salonları kendine daha çok vakit ayırabilen bekârlarla dolu, 1+1 evler revaçta, tek başına yurtdışına seyahat edenlerin sayısı artıyor. 

Bir önceki akşam telefonda konuştuğumuz arkadaşımızın sabahın köründe paylaştığı, üzerine ince bir tabaka reçel sürülmüş kruvasan fotoğrafı artık Google görsellerinden değil bizzat gerçek hayattan geliyor. Bir diğer deyişle “Aklıma esti. Cumartesi sabahı atladım uçağa Paris’e gittim şekerim” efsanesi gerçek oluyor.

İlişkisi olanlar için ise durum tam olarak da böyle olmayabilir...



Gözlemlediğim önemli değişimlerden bir diğeri de yalnız yaşamayı tercih edenlerin zamanlarını eskiye göre çok daha farklı ve kaliteli değerlendiriyor olmaları. Düşünüyorlar, yenileniyorlar, kendilerini yeniden keşfediyorlar. Kimi tiyatro kursuna başlıyor, kimi iron-man olmaya karar veriyor, kimi nefes terapisti oluyor, kimi ise içindeki ressamla tanışıyor.


Önceleri bir birliktelik içinde olanlar bekârlara caka satarken, şimdilerde tam tersi; anlayacağınız neredeyse bir ilişki içinde olduğumuz için üzüleceğiz!

Öte yandan, bakıyorum da bekâr hayatının sunduğu tüm bu güzelliklere rağmen günün sonunda çoğumuz hâlâ bir ilişkiye sahip olmayı tercih ediyoruz.

Neden mi?

Önceleri olsa aşk, tutku, hayatı paylaşma isteği diye sıralamaya başlardım.

Fakat dünya dönüyor ve bu nedenler de değişiyor.

Günümüzde pek çok kişinin sınıf atlamak, sosyal statü sahibi olmak için evlendiğini gözlemliyorum.

Bunu nerden mi çıkarıyorum? Açıklayayım.

Sizlerin de fark ettiğinden şüphem yok. Günümüzde evlilik süreci inanılmaz bir ihtişama nail oldu.

Bir defa çiftlerin geçtiği tüm aşamaları sosyal medya üzerinden takip ediyoruz. Hatta takip etmekten öte paylaşımlarına maruz kalıyoruz.

Evlilik teklifi yapıldığı an çiftimizin adına bir hashtag oluşturuluyor ve biliyoruz ki en azından balayından döndükleri güne dek bu hashtag hayatımızın bir parçası olacak.
Paylaşımlar tektaşa yakın plan bir çekimle başlıyor, söz günü kurdele kesim anından bir kareyle devam ediyor. Ardından nişan seremonisinden taze gelin mahcupluğunda ama aynı zamanda hedefe yaklaşmanın verdiği özgüveni içeren bir poz görüyoruz.

Her birimiz Osmanlı Hanedanı’na yaraşır birer sultan olduğumuzdan müstakbel gelinimizin kına gecesinde ihtişamlı kaftanlar giyip, kayınvalidenin hediyesi pırlanta takımları takarak altın varaklı bir tahta oturduğu pozu görünce şaşırmıyoruz.


Hatta aynı gece tkaftanını çıkarıp kısacık beyaz mini elbisesini çektiğinde, tacını çıkarıp beyaz bir duvak taktığında ve bu halde piste muhteşem bir dönüş yaparak Black Eyed Peas eşliğinde dans etmeye başladığında da şaşırmıyoruz. 



Çiftimizin paylaşımları düğünde piste gelen shot’ların ve parti şapkaları-gözlükleri takmış gençlerin kendinden geçmiş fotoğraflarıyla son hız devam ediyor.

Balayında Maldivler’e gitmeyeni taşladıklarından; okyanus, palmiye, köpek balığı gibi unsurlar içeren Uzakdoğu temalı paylaşımları da gördükten sonra takipçiler olarak derin bir nefes alıyor; hele ki Sabiha Gökçen Havaalanı’ndaki check-in’leri gördükten sonra derin bir iç huzura kavuşuyoruz.

Tebrikler. Tüm gerekli aşamalardan geçerek evlendiniz ve elimde tuttuğum bu safi altından yapılma sosyal statüye hak kazandınız.

Bonus kazanmak isterseniz evliliğin ilk dönemleriyle ilgili manuel’i ekte bulabilirsiniz: Bir adet hanımın yaptığı etli nohut yemek fotoğrafı, bir adet yeni yuvanızda patlamış mısır ve DVD qeyfi fotoğrafı, bir adet diğer evli arkadaşların evde ağırlanmasına ait video, baş başa yapılan yurtdışı seyahatlerine ait anılar ve fotoğraflar (sayı sınırı yok), ödülünüzü daha da kalıcı kılmak isterseniz tercihen rahime düştüğü andan başlayan hamilelik fotoğrafları...

Biz başa dönelim… Amacımız bir ilişki sahibi olmak ve hayatı paylaşmaktı.

Acaba bu süre içerisinde takipçilerimizle paylaştığımız kadar şeyi eşimizle de paylaştık mı?

Bir ömür devam ettirmeye söz verdiğimiz ilişkimiz için neler yaptık?

Birbirimizi tanımak yerine, birbirimizi başka insanlara tanıtmakla uğraştık.

Ve tüm bunlar bitip gerçek hayata, gerçek hislerimize döndüğümüzde bu insanı hiç tanımamış olduğumuzu fark ettik.

Belki de bazılarımız en başa, sıfır noktasına döndük.

Belki de bazılarımız tekrardan yalnız yaşamayı tercih ettik.


Belki de bazılarımız kendimizi bir Cumartesi sabahı Paris’te tek başımıza espresso’muzu yudumlarken bulduk:  #benneyaptım?



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder